Hz. Muhammed'in Çocukluğu ve gençlik yılları
Mekke'de günümüzde kütüphane olarak kullanılan bu yapının Muhammed'in bizzat doğduğu yerde bulunduğuna inanılmaktadır. Bu nedenle yapı, "Beytü'l Mevlid" olarak da anılmaktadır.
Muhammed'in babası Abdullah bin Abdülmuttalib, annesi ise Kureyş kabilesinin kollarına mensup Vehb bin Abdümenâf'ın kızı Âmine'dir. Muhammed, doğumundan yaklaşık beş-altı ay önce babası Abdullah'ı kaybetti. Bunun üzerine, yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalib üzerine aldı ve torununa "Muhammed" adını verdi. Annesi Âmine, çocuğunu iyice emziremedi. Muhammed'i bir süre, amcası Ebû Leheb'in cariyesi Süveybe emzirdi.
İslamî geleneğe göre Mekke'de yeni doğmuş olan bebekler, çöl ve doğa yaşamının bebekler için daha sağlıklı kabul edilmesinden ötürü, bir süreliğine çölde bir bedevî ailesiyle birlikte yaşamaya gönderilirdi ve süt anneler tarafından emzirilmeleri ve beslenmeleri sağlanırdı.
Süt anneliği yapan kadınlar, babasız olduğu için bir yetime bakmanın kârlı olmayacağını düşünerek Muhammed'i almayı reddettiler. Ancak o sıralarda Mekke'ye süt çocuğu bulmak için gelen ve bakacak bir çocuk bulamayan Halime adındaki bir kadın, gönülsüz de olsa Muhammed'i almayı kabul etti.
Sonuç olarak Muhammed, Benî Sa'd kabilesinden olan Halime'ye süt anneliği yapmak amacıyla emanet edildi. Muhammed, süt annesi Halime ve kocası Haris'in yanında iki veya üç yaşına gelene kadar kaldı.
Halime, Muhammed'i sütten kestikten sonra onu ailesine iade etti. Ancak hastalık tehlikesinden ötürü yine Halime'nin yanına gönderildi ve bir-iki yıl daha orada kaldı.
16. yüzyıla ait Siyer-i Nebi'de yer alan "Muhammed'in doğumu" betimlemesi.
Muhammed yaklaşık dört yaşına kadar, annesi Âmine'nin de gözetimiyle birlikte süt annesi Halime'nin yanında kaldıktan sonra Mekke'ye, annesinin yanına döndü. Dört yaşından altı yaşına kadar, öz annesi Âmine ile birlikte kaldı, onun şefkat ve özeni ile yetişip büyüdü.
Muhammed altı yaşındayken, annesi Âmine ve dadısı Ümmü Eymen ile birlikte babasının kabrini görmek ve bazı akrabalarını ziyaret etmek için Medine'ye yolculuk etti. Medine'de, annesinin akrabaları Neccâroğulları'nda bir ay kadar kaldı.
Daha sonra Mekke'ye dönüş yolundaki Ebva köyüne ulaştıklarında annesi hastalandı. Annesi orada, çok genç yaşta öldü ve orada defnedildi. Dadısı Ümmü Eymen, Muhammed'i Mekke'ye getirip dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti.
Altı yaşından sekiz yaşına kadar, ona dedesi Abdülmuttalib baktı. Abdülmuttalib, yaş itibarıyla seksen yaşını aşmış bir ihtiyardı. Muhammed sekiz yaşında iken, dedesi de hastalandı ve öldü.
Dedesi ölmeden önce, onu yetiştirmesi için oğlu Ebû Tâlib'e emanet bıraktı. Bu konuda kimi kaynaklar, Abdülmuttalib'in Muhammed'in iki öz amcası Ebû Talib ile Zübeyr arasında kura çekilmesini istediği ve kuranın Ebû Talib'e çıktığını söylerler. Sonuç olarak Muhammed, Haşimoğulları'nın yeni lideri seçilen amcası Ebû Talib'in himayesine girdi.
İslam geleneğine göre Muhammed'in 12 yaşındayken Rahip Bahira ile tanıştığı, o dönem Bizans idaresinde olan Busra kasabasından bir görünüm, Suriye.
Rivayete göre Muhammed yaklaşık 12 yaşındayken, amcası Ebû Talib ticaret yapmak için gittiği Suriye'ye onu da götürdü ve bu gezide Bizans hâkimiyetindeki Busra kasabasında Bahira isminde Hristiyan bir münzevi rahip ile tanıştı.
Geleneğe göre Bahira, küçük Muhammed'i inceledikten ve O'nunla sohbet ettikten sonra amcası Ebû Talib'e onun son peygamber olacağını haber verdi. Ardından çocuğu Yahudilerden veya Bizanslılardan korumasını ve Şam'a gitmemesini söyledi.
Sonraki yıllarda Muhammed, 17 yaşındayken diğer öz amcası Zübeyr bin Abdülmuttalib ile ticaret için Yemen'e gitti. Yapılan bu gezilerin Muhammed'in bilgi, görgü ve zihinsel alt yapısının oluşumunda etkin bir rol oynadığına inanılmaktadır.
Ayrıca gençliğinde amcaları ile birlikte Kureyş ve Kays kabileleri arasında çıkan Ficâr Savaşları'na da katıldı. Bu savaşlarda kılıç kullanıp dövüşmek yerine, atılan okları toplayıp amcalarına verdi.
Yorumlar
Yorum Gönder