Ana içeriğe atla

Hz. Muhammed’in Örnek Ahlakı

 Hz. Muhammed’in Örnek Ahlakı

Hz. Muhammed üstün kişiliği, güvenilirliği, insana değer vermesi , hakkı gözetmesi, sabırlı ve hoşgörülü oluşuyla en güzel örnektir.

Hz. Muhammed’in en önemli özelliği, başkalarına önerdiği öğütleri ve ahlak kurallarını önce kendi yaşamında uygulamasıdır. O, kendini başkalarından üstün görmemiş, Kur’an’ın öğütlerini ve yasaklarını yaşamının her anında uygulamıştır. Bu konuda , Kur’an’ın ,”Ey iman edenler ! yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz.” Ayetlerini kendine ilke edinmiştir.

HZ.MUHAMMED’İN YAŞAMINDA ÖNEM VE ÖNCELİK VERDİĞİ BAZI AHLAKİ KAVRAMLAR

  • ADALET
  • ADİL OLMA    
  • CESARET                                                                 
  • GÜVEN                                 
  • GÜVENİLİRLİK
  • MERHAMET
  • SABIR

ÖRNEK AHLAKI DANIŞMA

  • DEĞER VERME  
  • DEĞERLENDİRME
  • HOŞGÖRÜ
  • SÖZ VERME 
  • ZAMANI İYİ DEĞERLENDİRMEK                                                                                        

Hz. Muhammed cesaretliydi

Cesaret ve kararlılık başarılı olmanın temel ilkelerinden biridir. İnsanlar cesaretleri sayesinde zor işleri başarmışlardır.

Hz. Muhammed’in başlıca özelliklerinden biri de cesaretli olmasıdır. O, yaşamı boyunca inanç,adalet ve insan hakları için mücadele etmiştir. Güçsüzleri ve kimsesizleri savunmuştur. Zorluklar karşısında hiçbir zaman yılgınlık göstermemişler.

Peygamberlik görevi verildikten sonra, insanları İslam davet etmeye başladığında Hz. Muhammed tek başına idi. Kötülüğün, ahlaksızlığın, her türlü ayrımın yapıldığı bir toplumda o, hiçbir zaman yılgınlık göstermemiştir.

Hz. Muhammed, tehlikeli zamanlarda ve savaşların en şiddetli anında bile herkese cesaret örneği olmuştur. O her zaman,”Allah’ı! Cimrilikten, korkaklıktan ve tembellikten sana sığınırım.”diye dua etmiştir.

Peygamberimiz, Müslümanların büyük çoğunluğu Mekke’den Medine’ye göç ettikten sonra hicret etmiştir. Hicret yolculuğunda Sevr Dağı’ndaki mağarada kaldıkları sırada, düşmanlardan bir grup, mağaranın ağzına kadar geldiği zaman endişe duyan Hz. Ebubekir’e, “Üzülme çünkü Allah bizimle beraber.”diyerek cesaret vermiştir. O her konuda olduğu gibi karşılaştığı zorlukların üzerine cesaretle gidişi ile de bize örnek olmuştur.

Hz. Muhammed güvenilir bir insandı

Hz. Muhammed sözleriyle, yaşayışıyla ve davranışları ile insanlığa örnek olmuştur. Yaşamı boyunca Yüce Allah’ın “…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”buyruğunu kendisine ilke edinmiştir.

Hz. Peygamberimizin yalan söylediği,sözünde durmadığı,bir kimseyi incittiği,başkasına zarar verecek davranışlarda bulunduğu görülmemiştir. Bu özellikleri ile o yaşadığı toplumun taktirini kazanmıştır.

Hz. Muhammed gençliğinde ticaretle uğraşmış, bu alandaki başarısı ve dürüstlüğü herkesçe taktir edilmiştir. Mekke’nin soylu ve zengin kadınlarından Hz. Hatice ona iş ortaklığı teklif etmiştir. Hz. Hatice  ona olan güvenini de ”Ey Muhammed sen halkın içinde iyi tanınıyorsun,doğru güvenilir ve güzel ahlaklısın.”sözleriyle belirtmiştir.

Hz. Muhammed bir gün “Ey Kureyş! Şu dağların arkasında size karşı hazırlanan bir ordu var desem bana inanır mısınız?" diye sorduğunda; hepsi:”Evet, çünkü senden hiç yalan söz işitmedik.” Diyerek onun doğruluğunu onaylamışlardır.

İçinde yaşadığı toplumda Hz. Muhammed’e öylesine bir güven oluşmuştu ki bir çok kişi Müslüman olmamasına rağmen gönül rahatlığıyla değerli eşyalarını ona emanet ediyordu.

Bizler de Peygamberimizin güzel ahlakını örnek almalıyız. Söz, iş ve davranışlarımızda dürüst ve güvenilir olmalıyız. 

Hz. Muhammed merhametli idi

Hz Muhammed’in başlıca ahlaki özelliklerinden biri de merhametli olmasıdır. O; yaşamı boyunca yaratılmış tüm varlıklara karşı merhametli davranmıştır. Kur’anı kerim’de “ant olsun size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O  size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” buyrularak Hz. Muhammed’in şefkat ve merhamet örneği olduğu vurgulanmaktadır.

Hz. Muhammed’in şefkatli ve merhametli oluşu yaşamının her döneminde açıkça görülür. O , insanlar arsında kadın ,erkek i büyük , küçük , renk , dil ve ırk ayrımı yapmazdı. İnsanlara sevgi ve merhametle yaklaşır, hiç kimsenin incinmesini istemez, kimseden intikam almayı düşünmezdi. Açları doyurur, yetimleri, öksüzleri ve kimsesizleri daima korordu. Yoksullara yardım eder, yaşlıları ve hastaları ziyaret ederek onların sıkıntılarını paylaşırdı.

Hz. Muhammed bütün varlıklara karşı hep şefkat ve merhametle yaklaşmıştır. O bu konuda “benim dediğim sizin sadece kendi aranızda merhametli olmanız değildir. Benim dediğim ,sizlerin Allah’ın bütün yarattıklarına karşı merhametli olmanızdır.” buyurmuşlardır. Çünkü şefkat ve merhamet, insan ilişkilerinin temeli ve toplumun vazgeçemeyeceği güzel davranışlardandır.

Hz. Muhammed insanlara değer verirdi

İslam dinine göre her insan değerlidir ve saygıya layıktır. Hz. Muhammed, çevresindeki tüm insanlara değer verir, onların iyi yaşayabilmeleri ve kendilerini geliştirebilmeleri için çalışırdı. O insanlarla ilişkilerinde Kur’an’ın “ biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık” , “ ant olsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık …..” şeklindeki ayetlerini dikkate almıştır.

Hz. Peygamber kendini hiçbir zaman başkalarından üstün görmezdi. Kendisiyle konuşmak isteyenleri dikkatle dinlerdi. Bir yere konuk olarak gittiğinde kendisi için ayağa kalkılmasını istemez, boş olan bir yere otururdu.

Peygamberimiz , insanlar arasında hiçbir zaman ayrım yapmamıştır. Hangi inanç yada düşüncede olursa olsun herkese değer vermiştir. Örneğin, ölen bir yahudinin cenazesi götürülürken ayağa kalkmış ve saygı göstermiştir. Yine bir yahudinin hasta olan çocuğunu ziyaret etmiştir. Savaşlarda bile düşman askerlerine iyi davranılmasını emretmiştir. Savunmasız çocuk, kadın ve yaşlılara zarar verilmesini yasaklamıştır.

Hz. Muhammed hakkı gözetirdi

İslam dininde insanların haklarının korunmasına ve adalete büyük önem verilir. Yüce  Allah, hak ve adalet konusunda Kur’anıkerimde şöyle buyurmuştur:” insanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin” bir başka ayette ise “şüphesiz Allah, adaleti , iyilik yapmayı, yakınlara yerdım etmeyi emreder,…. O , düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor” denilmiştir. 

Hz. Muhammed , insanların kişiliklerine saygı gösterilmesini , başkalarını kırıcı söz ve davranışlardan kaçınılmasını istemiştir. O , herkese karşı adaletli davranmıştır. Gençliğinde dürüstlüğü ve adil olmasıyla tanınmıştır.

Hz. Muhammed insanlar arsında hiçbir zaman ayırım yapmamıştır.  İnanç, dil, renk ve soy farkı gözetmemiştir. Her zaman ve her ortamda haksızlıklara karşı çıkmış, zayıf ve güçsüzlerin, kadınların, çocukların, yetimlerin ve yoksulların haklarını gözetmiştir. Kur’an’ın “eğer hükmedecek olursan aralarınd adaletle hükmet. çünküAllah adil davrananları sever.” Ayetini kendisine ilke edinmiş , hak ve adaletten ayrılmamıştır.          

Hz. Muhammed sabırlıydı

Hz. Muhammed’in üstün ahlakı özelliklernden biride sabırlı olmasıdır. Sabırla ilgili Kur’an da bir çok ayet bulunmaktadır. Bunların bazıları şöyledir.

            “….. şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.”

            “…..Allah sabredenleri sever.”

           “( ey Muhammed!) o halde yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret…”

Hz. Peygamber, peygamberlik görevini yerine getirirken pek çok güçlükle karşılaşmıştır. Allah’ın gönderdiği mesajları insanlar iletirken sabırlı olmuş, direncini yitirmemiştir.

Hz. Muhammed, insanlarla ilişkilerinde sabırlı ve anlayışlı olmaya daima önem vermiştir. O bir sözünde “ kuvvetli kimse güreşte başkalarını yenen kimse değildir. Öfkelendiğinde iradesine hakim olandır.” Buyurarak öfkelenince sabır gösterilmesini öğütlemiştir.

Hz. Muhammed verdiği sözde dururdu

Herhangi bir konuda verilen sözü yerine getirmek, anlaşmalara sadık kalmak güzel ahlaki bir davranıştır. Sözünde durmak; doğruluğun, dürüstlüğün, güvenilir olmanın temelidir. Verilen sözün sorumluluğunu yerine getirmek, karşılıklı güven duygusunun oluşmasında oldukça önemlidir.

Hz. Muhammed’in başlıca özelliklerinde biride verdiği sözü yerine getirmesiydi. O peygamber olmadan önce de dürüst ve güvenilir bir kişi olarak tanınmaktaydı. Verdiği sözlere her zaman sadık kalmıştı. Hz. Peygamber, verilen sözün sorumluluğunu bildiği için asla yapamıyacağı şeyler için söz vermezdi. Verdiği sözü de mutlaka yerine getirirdi. Bir sözünde “din kardeşinle münakaşa yapma, ona söz verip sözünden dönme” demiştir.

Sözünde durmak, toplumsal ilişkilerin temel koşullarındandır. Toplumda karşılıklı güveni ,saygıyı ,dürüstlüğü geliştiren güzel davranışlardandır. Hz. Muhammed’in bu özelliği, yaşadığı dönemde yeni ve farklı bir toplumun oluşmasında önemli bir işlev görmüştür. Bu nedenle bizler, hz. muhammed’in verdiği sözü yerine getirme, anlaşmalara sadık kalma konusundaki uygulamalarını kendimize örnek almalıyız. Verdiğimiz sözleri yerine getirmeyi ilke edinmeliyiz. 

Hz. Muhammed hoşgörülüydü

Hoşgörü; her şeyi anlayışla karşılamak, başkalarının görüş ve düşüncelerine saygı göstermektir.

Hz. Muhammed engin hoşgörüye sahipti. Hoşgörüsü, bireysel ve toplumsal ilişkilerde karşılıklı anlayışın oluşmasına yönelikti. O, ailesi, komşuları, arkadaşları ve çevresindeki bütün insanlara karşı hoşgörülü davranırdı.

Peygamberimiz güler yüzlü yumuşak huylu ve son derece nazik idi. Kaba ve kırıcı değildi. Ona işlerinde yardımcı olan Enes bu konuda şöyle demiştir:”peygamberimiz bana hiçbir gün “ öf “ bile demedi. Yaptığım bir şey için bunu niye yaptın, yapmadığım bir iş için de niye yapmadın, diye beni azarlamadı.”

Hz. Muhammed diğer dinlere inanan insanlara da her zaman hoşgörülü davranmıştır. İslamı anlatırken onlara karşı baskı ve zorlama yapmamıştır. Onları, vicdanlarıyla baş başa bırakmış, olumsuz tavır takınmamıştır. Değişik inançlara mensup insanların inançlarını, ibadetlerini ve kutsal değerlerini hiçbir  zaman küçümsememiştir. Hastalandıklarında onları ziyaret etmiş, cenazelerin de yanlarında yer alarak onlara değer verdiğini göstermiştir.

Hz. Muhammed engin hoşgörüsü ile insanların kalplerini kazanmış, gönüllerini fethetmiştir. Kur’anıkerim’de onun bu özelliği 

“…eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…” ayeti ile belirtilmiştir.

Hz. Muhammed zamanı iyi değerlendirirdi

Hz. Muhammed zamanı en iyi şekilde değerlendirirdi. O, bütün işlerini düzenli bir şekilde yapardı. Namaz ve ibadet vakitleri, uyku ve dinlenme için ayırdığı zaman, ziyaretçileri kabul edeceği zamanlar hep belirli idi. Zamanını asla boşa geçirmezdi. O arkadaşları ile sohbet ede, sorularını yanıtlar ve onlara öğütler verirdi.

Evde bulunduğu zamanlar ailesine her konuda yardım eder, hayvanların bakımıyla ilgilenirdi.

Hz. Muhammed Kur’anı’ın “öyleyse bir işi bitirince diğerine koyul…” buyruğunu ilke edinerek zamanını yararlı bir şekilde değerlendirirdi. Boş geçen zamanı savurganlık olarak görür, insanlara zamanlarını iyi değerlendirmelerini öğütlerdi. O, bir sözünde “insanların çoğunun aldandığı iki nimet vardır: sağlık ve zaman.” demiştir. Bir başka sözünde ise “iki günü birbirine eşit olan ziyandadır” buyurmuştur.

Peygamberimiz çocukluk yıllarında bile aile bütçesine katkıda bulunmak için çobanlık yapmış ve ticaretle uğraşmıştır. Peygamberlik görevini yerine getirirken bütün olumsuz şartlara rağmen, islamı insanlara ulaştırmada başarısı, onun planlı, sabırlı azimli bir şekilde çalışması ve zamanı en iyi değerlendirmesi ile olmuştur. Bu yönü il de bizlere örnek olmuştur.

Hz. Muhammed danışarak iş yapardı

Bir iş konusunda deneyimine, bilgisine güvenilen uzman kimselerin fikir ve görüşlerini almak, onlarla görüş alışverişinde bulunmak, karar aşamasında kişinin doğru ve tutarlı karar vermesinde etkili olur.

Hz. Muhammed’in başkalarıyla görüş alışverişinde bulunması onun en önemli özelliği idi. O, zaman zaman  çevresindeki bilgi sahibi kişilerin görişlerine başvururdu. Herhangi bir konuda karar vermeden önce işin uzmanı olan kişilerle görüşür, onların görüşlerini alırdı. Bu görüş ve fikirler çerçevesinde çoğunluğun verdiği ortak karara uyar ve bu kararı uygulardı. Peygamberimiz Kur’an’ın; 

          “…iş hakkında onlarla danış. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et,(ona dayanıp güven)….” “…onların aralarında işleri, danışma iledir.” “….eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.” şeklindeki ayetleri kendisine ilke edinmiştir. 

Hz. Muhammed danışarak iş yapma konusunda bizlere örnek olmuştur. Toplumda sorunların çözümünde her zaman işin uzmanına danışılmasını, fikir alışverişinde bulunarak birlikte karar verme anlayışının yerleşmesini hedeflemiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSLAMİYET'İN DOĞUŞU

 İSLAMİYET'İN DOĞUŞU Dünyanın Durumu  Arap Yarımadası'nın kuzeyinde Bizans İmparatorluğu, Doğu'da Sasani Devleti, Mısır'da Romalılar, Orta Asya'da Göktürk Devleti, Avrupa'da Kavimler Göçü sonrasında Batı Roma İmparatorluğu yıkılmıştı.   Arap Yarımadası'nın Durumu Arap yarımadası; Uzak Doğu, Afrika ve Akdeniz ülkeleri arasındaki ticaret yolu üzerinde köprü görevi yapmaktaydı. En yaygın din çok tanrılı putperestlikti. Bu dinin en büyük putları olan Lat, Menat, Hubel ve Uzza, Hz. İbrahim'in yapmış olduğu Kabe'de bulunmaktaydı. Arap Yarımadası'nın en önemli bölgesi; Mekke ve Medine'nin de içinde bulunduğu Hicaz bölgesiydi. Mekke'ye V. yüzyıldan itibaren Hz. İsmail soyundan gelen Kureyş Kabilesi hakimdi.  Hz. Muhammed Dönemi  Hz. Muhammed'in Doğuşundan İlk Vahye  Hz. Muhammed 570 yılında Mekke'de dünyaya geldi. 25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi. 610 yılında Hz. Cebrail, kendisine Kur'an-ı Kerim'in ilk ayetlerini getirdi. Ona il...

Hz. Muhammed Dönemi

Hz. Muhammed Dönemi  Hz. Muhammed'in Doğuşundan İlk Vahye  Hz. Muhammed 570 yılında Mekke 'de dünyaya geldi.  25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi.  610 yılında Hz. Cebrail , kendisine Kur'an-ı Kerim 'in ilk ayetlerini getirdi.  Ona ilk inananlar, eşi Hz. Hatice, amcasının oğlu Ali, Mekke'li tüccarlardan Ebubekir ve azat ettiği kölesi Zeyd'di.  621'de Medine'li 12 Müslüman Hz. Muhammed'e biat etti. Hicret  622 yılında Mekke'li Müslümanlar artan baskıdan kurtulmak ve İslamiyet'i yaymak amacıyla Mekke'den Medine'ye göç ettiler. Medine'liler de Akabe Biat'ından sonra Müslümanlar'ı kendi şehirlerine çağırmışlardı. Hicret sonunda İslamiyet daha güvenli bir ortamda yayılma olanağı buldu. Hicret sonunda Medine halkı üç gruba ayrıldı: Muhacirler, Ensar ve Yahudiler. Siyasi ve askeri bakımdan Hz. Muhammed'in liderliği kabul edildi.   Hz. Muhammed'in Savaşları

CAHİLİYYE DÖNEMİ VE FİL VAKIASI

  CAHİLİYYE DÖNEMİ VE FİL VAKIASI Cahiliye Dönemi : Bilgisizlik, gerçegi tanımama. İslâm , tam bir aydınlık ve bilgi devri olduğu için, Arabistan 'da İslâmiyet 'in yayılmasından önceki devre, daha dar anlami ile Hz. İsa 'dan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana " cahiliyye " devri adı verilmistir. Cahiliyye, insanın Allah'ı gereği gibi tanımaması, ona kulluk etmekten uzaklaşması, onun ilâhî hükümlerine değil de kişinin kendi hevâ ve hevesine uyması, insanların koyduğu emir ve yasaklara, siyasî sistem ve düsüncelere inanmasıdır. Kur'an-ı Kerîm'de: "Onlar hâlâ Cahiliyye devri hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği bilen bir millet için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim var?" (el-Mâide, 5/50) buyurulur. İslâm'ın hakim olmadığı ortamlar Cahiliyye çağlarıdır. Çünkü ilâhî bilginin kaynağından yoksun olan ortamlardır. Islâm'in gelisinden önceki dönemde yasayan müsrikler Allah'a isyan etmis onun hükümlerine sirt çevirmis bir ...