Ana içeriğe atla

Hazreti İkrime

 Hz. I K R I M E (r.a.) (634) islâm'ın en azılı düşmanlarından biri olan Ebû Cehil'in oğludur. Mekke'nin Fethi sırasında öldürülmesi için hüküm çıkarılmışsa da, hanımının Müslüman olması ve şehirden kaçan kocasını da bulup getireceği ve onun da İslâm'ı kabul etmesini sağlayacağını söylemesi üzerine affa uğradı. Gerçekten bu fedakar hanım, İkrime'yi bir deniz sahilinde buldu ve Peygamberimizin huzuruna getirerek Müslüman olmasını sağladı. Ikrime bundan sonra seçkin sahabeler arasına girdi ve üstün komuta yeteneği sayesinde bir çok parlak zaferle kendini gösterdi. Daha önce İslâm'a ve Müs-lümanlara verdiği zararları ödercesine çalışıyor, büyük bir iman ve tevbe ile eski hatalarını affettir-meye uğraşıyordu. Hazreti Ebubuker'in vefatına yakın bir sırada, Yermuk'ta, sayıca çok üstün Bizans ordusu ile çarpış-maya giren Müslümanların arasında İkrime b. Ebû Cehil'de vardı. Orada büyük bir cesaret ve kahraman-lıkla savaştı ve islâm ordusu, Halid b. Velid'in komu-tasında parlak bir zafer daha kazanırken Hazreti İkrime ve oğlu Amr, aldıkları yaralar sebebiyle şehid oldular. Bu harp esnasında, kendisinin ileri atılmasına engel olmak isteyen başkomutana, Hazreti İkrime'nin şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "Beni bırak ey Halid! Senin, Resûlullah'la güzel bir geçmişin var. H a l b u k i b e n ve b a b a m Resûlullah'a en çok eziyet edenlerdendik. Beni bırak da daha önce yaptıklarımı ödeyeyim. Resûlullah'a karşı birçok yerde savaştım. Bugün Bizanslılara karşı savaşmaktan mı kaçayım?" 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed'in Hayatı

Muhammed (Arapça: مُحَمَّد, Arapça telaffuz: [muħammad]; y. 570 - 8 Haziran 632 ), dünyanın en kalabalık ikinci dini olan İslam'ın kurucusu ve merkezî figürü olan dinî, askerî ve siyasi Arap liderdir .  Arap Yarımadası 'nın tamamını ele geçirerek Müslüman hâkimiyetini tek bir yönetim altında birleştirmiş ve böylece İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın yanı sıra, öğretileri ile uygulamalarını güvence altına alarak İslami dinî inancın temelini oluşturmuştur.  Müslümanlar tarafından Âdem, İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerin daha sonradan tahrif edilmiş tek tanrılı dinlerini onaran ve tamamlayan kişi ve Allah 'ın insanlara gönderdiği son peygamber olduğuna inanılır. Hat sanatında "Muhammed" adının yazılışı. Sol taraftaki küçük yazıda ise "Allah'ın salât ve selâmı üzerine olsun" cümlesi yer almaktadır. Doğum : Muhammed bin Abdullah (Arapça: مُحَمَّد بنِ عَبد الله) 570 yılında  Mekke, Hicaz, Arabistan (günümüzde Suudi Arabistan ) ...

Müseylemetü'l-Kezzab

 M Ü S E Y L E M E T Ü ' L - K E Z Z Â B (633) Peygamberimizin vefatına yakın bir sırada ortaya çıkarak kendisinin de Allah'ın elçisi olduğunu ilan e d e n ve kısa sürede etrafına toplanan k i m s e l e r l e b ü y ü k b i r g ü ç o l u ş t u r a n Müseylemetü'l-Kezzab, H a z r e t i E b u b e k i r zamanında, üzerine, Halid b. Velid komutasında gönderilen ordu ile çarpışmış; tarihin en kanlı muharebelerinden biri olan bu savaş sonunda, bir bahçe içinde sıkıştırılarak, Uhud Savaşı'nda Hazreti Hamza'yı şehid eden Vahşi'nin aynı mızrakla kendini vurması sonucu öldürülmüştür. Bu kanlı muharebede ensar ve muhacirin önde gelen bir çok siması da şehid olmuşlardır ki içlerinde Hazreti Ö m e r ' i n kardeşi Zeyd b. Hattab ve Ensarın reislerinden Sabit b. Kays' da vardır. Tarihî kayıtlara göre Peygamberimizin "Yalancı Müseyleme" sıfatını uygun gördüğü bu adam, Benî Hanife kabilesine mensup; ufak tefek, fakat teşkilatçı ve hatip bir kimseydi. Resûlullah...

Hâlide Binti Esved (ra)

Hâlide Binti Esved (ra)  Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin teyzelerinden... Âmine Hatun annemizin kızkardeşi... İbadete düşkün bir hanım sahâbî... O Mekke'li olup Abdimenâf oğullarından Esved İbni Abdiyeğus'un kızıdır. Annesi Âmine binti Nevfel'dir.  Hâlide, Abdullah ibni Erkam ibni Abdiyeğus ile evlenmiştir. O Mekke döneminde henüz müslüman olamamıştı. Hicretten sonra Medine'ye giderek orada İslâm'la şereflendi. Hâlide (r. anhâ) o güne kadar Rasûlullah (s.a.) efendimizi yeğeni olarak seviyordu.  Müslüman olduktan sonra ise Allah'ın Rasûlü olarak derin bir iman bağı ile sevmeye başladı. Ona biatta bulunarak bu bağını pekiştirdi. Ona verdiği söze sâdık kaldı. Ona gönülden itaat ve hürmet edip, saygı ve sevgi ile hizmet etti. O, neseb yönünden yakınlığını Allah Rasûlünün sahâbesi olmak sûretiyle ebedî yakınlığa çevirmiş bir bahtiyardır.  O maddî akrabalığını manevi kardeşliklerle kuvvetlendirerek hem bu dünyada hem de ahirette sevgili yeğeni, Allah...