Ana içeriğe atla

BAYRAMLARIMIZ

 BAYRAMLARIMIZ   

Bayram günleri, bizim en büyük sevinç günlerimizdir. Milli bayramlarımızın en şereflisi, Ekim'in 29. günüdür. O gün, Cumhuriyet ilan edildi. Zalim padişahları başımızdan attık. Türk milleti, ilerleme yoluna girdi, hakiki medeniyeti kabul ettik. O günden sonra artık, millet kendi kendisini idareye başladı.

Nisan'ın 23. günü de büyük bir bayramımızdır. Yunanlılar, memleketlerimize saldırırken, vatanını seven hamiyetli Türkler o gün Ankara'da toplanmışlar, Büyük Millet Meclisi'ni açmışlar, milletin başına geçip İstiklal Harbi'ne girişmişlerdir.   Yunanlıları memleketimizden kovan, düşmanlara yardım eden hain padişahla soysuz vatansızları ülkemizden süren, Cumhuriyet'i ilan eden büyük Gazi, 23 Nisan'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin başına geçmiş, fedakâr ve vatansever arkadaşlarıyla birleşip çalışmaya başlamıştı.

Bu kadar fedakârlıklar hep bizim için yapıldığından, 23 Nisan, çocuk bayramıdır. Biz de, bizden sonra gelecekler için böyle çalışmalıyız.

Düşmanlar tarafından alınan, birçok zulüm gören İzmir, İstanbul, Adana, Edirne gibi şehirler de anavatana kavuştukları, kahraman ordumuzun gayretiyle düşmandan kurtuldukları günleri kendilerine "Kurtuluş Bayramı" yapmışlardır.  

Bunlar, bizim milli bayramlarımızda. Bunlardan başka bir de dini bayramlarımız vardır. Ramazandan sonra Allah'ın emrini yerine getirdiğimiz için üç gün "Şeker Bayramı" yaparız. Dini bayram olarak bir de "Kurban Bayramı" vardır. 


BAYRAMLARDA NE YAPILIR?  

Bayramlarda toplar atılır, davullar çalar, herkes sevinç içindedir. Okullar tatildir. Yıkanır, temizlenir, yeni elbisemizi giyer, saçımızı tarar, süsleniriz.   Dini bayramların ilk günü, sabahleyin camiye gider, bayram namazını kılarız. İmam, bayram namazında, cuma günleri olduğu gibi, hutbe okur, camidekilere bayramı anlatır.

Herkes "Allahü ekber Allahü ekber, lâilâhe illâllahü vallahü ekber, Allahü ekber ve lillâhilhamt", yani "Allah büyüktür, Allah büyüktür, Allah'tan başka Allah yoktur, Allah birdir. Allah büyüktür, Allah'a hamdolsun!" diye bir ağızdan tekbir alır, Allah'ın büyüklüğünü söyler.  

Namazdan sonra herkes birbirini tebrik eder. Akrabalarımızı, öğretmenlerimizi, arkadaşlarımızı ziyaret eder, bayramlarını kutlarız. Böylece birbirimize sevgimiz çoğalır, konuşur, sevişiriz.

Kurban bayramında zengin olanlar kurban keserler, komşularına, fakirlere dağıtırlar. Fakat bizim seneden seneye fukaraya vereceğimiz bir parça etten ne olacak?  

Şeker bayramında da fakirlere sadaka verilir. Bu yirmi otuz kuruşu alan fakir, bir sene bununla geçinemez ya. Hepimiz bir araya gelsek paralarımız çoğalır. Yapacağımız hayır, daha büyük ve faydalı olur.  

Onun için şeker bayramındaki sadakaları, memlekette böyle hayır işleriyle uğraşan cemiyetlere, mesela, savaşta yaralılarımıza, barışta malul gazilerimize, şehit yavrularına bakan, okullardaki fakir çocuklara yemek veren "Hilali Ahmer"e (Kızılay); küçük ve anasız babasız çocukları büyütüp adam eden "Himayei Etfal"e (Çocukları Koruma Cemiyeti); yersiz yurtsuz fakirlere bakan "Darülaceze"ye (Acizler Yurdu); vatanımızı düşmanlardan koruyan uçakları alan ve en hayırlı bir cemiyet olan "Tayyare Cemiyeti"ne, yahut özel hastaneler gibi, yetim yurtları gibi hayırlı bir yere vermeliyiz.

O vakit, hem yaptığımız hayır yerinde bir hayır olur, hem de bu cemiyetlerin yapacağı işler kolaylaşır.  

Kurban bayramlarında da bir kurban keserek kendimiz yiyeceğimize, muhtaç olmayan komşularımıza dağıtacağımıza, kurban paralarını bu cemiyetlerden birine verirsek, Allah daha çok razı olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSLAMİYET'İN DOĞUŞU

 İSLAMİYET'İN DOĞUŞU Dünyanın Durumu  Arap Yarımadası'nın kuzeyinde Bizans İmparatorluğu, Doğu'da Sasani Devleti, Mısır'da Romalılar, Orta Asya'da Göktürk Devleti, Avrupa'da Kavimler Göçü sonrasında Batı Roma İmparatorluğu yıkılmıştı.   Arap Yarımadası'nın Durumu Arap yarımadası; Uzak Doğu, Afrika ve Akdeniz ülkeleri arasındaki ticaret yolu üzerinde köprü görevi yapmaktaydı. En yaygın din çok tanrılı putperestlikti. Bu dinin en büyük putları olan Lat, Menat, Hubel ve Uzza, Hz. İbrahim'in yapmış olduğu Kabe'de bulunmaktaydı. Arap Yarımadası'nın en önemli bölgesi; Mekke ve Medine'nin de içinde bulunduğu Hicaz bölgesiydi. Mekke'ye V. yüzyıldan itibaren Hz. İsmail soyundan gelen Kureyş Kabilesi hakimdi.  Hz. Muhammed Dönemi  Hz. Muhammed'in Doğuşundan İlk Vahye  Hz. Muhammed 570 yılında Mekke'de dünyaya geldi. 25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi. 610 yılında Hz. Cebrail, kendisine Kur'an-ı Kerim'in ilk ayetlerini getirdi. Ona il...

Hz. Muhammed Dönemi

Hz. Muhammed Dönemi  Hz. Muhammed'in Doğuşundan İlk Vahye  Hz. Muhammed 570 yılında Mekke 'de dünyaya geldi.  25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi.  610 yılında Hz. Cebrail , kendisine Kur'an-ı Kerim 'in ilk ayetlerini getirdi.  Ona ilk inananlar, eşi Hz. Hatice, amcasının oğlu Ali, Mekke'li tüccarlardan Ebubekir ve azat ettiği kölesi Zeyd'di.  621'de Medine'li 12 Müslüman Hz. Muhammed'e biat etti. Hicret  622 yılında Mekke'li Müslümanlar artan baskıdan kurtulmak ve İslamiyet'i yaymak amacıyla Mekke'den Medine'ye göç ettiler. Medine'liler de Akabe Biat'ından sonra Müslümanlar'ı kendi şehirlerine çağırmışlardı. Hicret sonunda İslamiyet daha güvenli bir ortamda yayılma olanağı buldu. Hicret sonunda Medine halkı üç gruba ayrıldı: Muhacirler, Ensar ve Yahudiler. Siyasi ve askeri bakımdan Hz. Muhammed'in liderliği kabul edildi.   Hz. Muhammed'in Savaşları

CAHİLİYYE DÖNEMİ VE FİL VAKIASI

  CAHİLİYYE DÖNEMİ VE FİL VAKIASI Cahiliye Dönemi : Bilgisizlik, gerçegi tanımama. İslâm , tam bir aydınlık ve bilgi devri olduğu için, Arabistan 'da İslâmiyet 'in yayılmasından önceki devre, daha dar anlami ile Hz. İsa 'dan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana " cahiliyye " devri adı verilmistir. Cahiliyye, insanın Allah'ı gereği gibi tanımaması, ona kulluk etmekten uzaklaşması, onun ilâhî hükümlerine değil de kişinin kendi hevâ ve hevesine uyması, insanların koyduğu emir ve yasaklara, siyasî sistem ve düsüncelere inanmasıdır. Kur'an-ı Kerîm'de: "Onlar hâlâ Cahiliyye devri hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği bilen bir millet için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim var?" (el-Mâide, 5/50) buyurulur. İslâm'ın hakim olmadığı ortamlar Cahiliyye çağlarıdır. Çünkü ilâhî bilginin kaynağından yoksun olan ortamlardır. Islâm'in gelisinden önceki dönemde yasayan müsrikler Allah'a isyan etmis onun hükümlerine sirt çevirmis bir ...