Ana içeriğe atla

ÜMMÜ EYMEN

ÜMMÜ EYMEN; kadın sahâbîlerden Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) “Annemden sonra annemdir.” buyurduğu Ümmü Eymen, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) babası Abdullah’ın kölesiydi. Esas adı Bereke olup, Ümmü Eymen künyesidir. 

Ümmü Eymen radıyallahü anhâ, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) doğuşuna şâhit olup, küçük yaşta O’na hizmet etmiştir. 

Peygamberimiz altı yaşındayken annesi Âmine Hâtunla Medîne’ye gittiklerinde Ümmü Eymen de yanlarında idi. Medîne’den Mekke’ye dönüşleri sırasında Ebvâ denilen yerde hazret-i Âmine vefât edince, Ümmü Eymen o sırada altı yaşında bulunan Peygamberimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke’ye getirip dedesi Abdulmuttalib’in yanına bırakmıştır. 

Bundan sonra da Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanından ayrılmayıp hizmet etmiştir. Daha sonra İslâmiyet tebliğ edilince Müslüman oldu ve Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından âzâd edilip serbest bırakıldı.

Ümmü Eymen İslâmiyet gelmeden önce Ubeyd bin Zeyd adında bir kimseyle evlenmişti. Bu evlilikten Eymen adında bir oğlu oldu. Bu sebeple Bereke adı unutulup kendisine Eymen’in annesi mânâsında Ümmü Eymen denildi. 

Bu kocası İslâmiyet gelmeden önce vefât etti. Dul kalan ÜmmüEymen, oğlu Eymen’i büyütüp yetiştirdi. İslâmiyet gelince kendisi ve oğlu Eymen Müslüman oldu. Oğlu Eymen daha sonra Hayber Gazâsında şehit oldu. 

Peygamberimiz hazret-i Hadice vâlidemizle evlendiğinde hazret-i Hadice, Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd bin Hârise adında bir köle hediye etmişti. 

Peygamberimiz de (sallallahü aleyhi ve sellem) onu âzâd ederek serbest bırakmıştı. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “Cennet ehlinden bir kimseyle evlenmek isteyen Ümmü Eymen ile evlensin.” buyurduğunda, Zeyd bin Hârise Ümmü Eymen ile evlendi. Bu evlilikten Usâme bin Zeyd doğdu. 

Hazret-i Ümmü Eymen Medîne’ye yapılan hicrete katılıp hicret etti. Hicret yolculuğu sırasında oruçlu idi. “Revha” denilen yere gelince akşam olmuştu. Son derece susamış ve hiç kimsede su bulamamıştı. Susuzluktan kıvrandığı bir anda semadan beyaz bir ipe bağlı bir kap suyun kendisine doğru uzandığını görüp, tutarak kana kana içmiştir. Bu hâdiseyi anlatıp, artık o günden sonra hiç susamadım demiştir. 

Ümmü Eymen radıyallahü anhâ Medîne devrinde yapılan savaşların bir kısmına katılmıştır. Uhud Savaşında, o da diğer kadın sahâbîler gibi su dağıtmış, yaralıların yarasını sarmış, ağır yaralıların Medîne’ye götürülmesinde yardımcı olmuştur. 

Hayber Gazvesinde de aynı hizmeti görmüştür. Kocası Zeyd bin Hârise, Mûte Savaşında 100.000 kişilik Rum ordusuna karşı 3000 kişilik orduyla savaşıp, kumandanlık ederken şehit oldu. 

(Bkz. Zeyd bin Hârise) 

ÜmmüEymen, Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem ağır hastalığı sırasında Suriye tarafına gitmekte olan orduya kumanda eden oğlu Usâme bin Zeyd’e Peygamberimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyâret etmesini söylemiştir. 

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem vefât edince Ümmü Eymen günlerce ağlayıp gözyaşı dökmüştür. Hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer ziyâretine gidip, artık ağlamamasını söylediklerinde o; “Beni Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtı ağlatmıyor, zîrâ her canlı ölümü tadıcıdır. Beni vahyin kesilmesi ağlatıyor.” şeklinde cevap vermiştir. Ümmü Eymen radıyallahü anhâ, hazret-i Ömer’in halîfeliği sırasında çok yaşlanmış ve ihtiyarlamıştı. Eshâb-ı kirâm onu ziyâret edip, hürmet gösterirler ve ikrâmda bulunurlardı. 

Hazret-i Ömer, ona geçimini sağlaması için yıllık bir yardım bağlamıştı. Hazret-i Ömer şehit edilince çok ağlayıp, üzülmüştür. Ümmü Eymen, hazret-i Osman’ın halîfeliğinin ilk aylarında vefât etti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSLAMİYET'İN DOĞUŞU

 İSLAMİYET'İN DOĞUŞU Dünyanın Durumu  Arap Yarımadası'nın kuzeyinde Bizans İmparatorluğu, Doğu'da Sasani Devleti, Mısır'da Romalılar, Orta Asya'da Göktürk Devleti, Avrupa'da Kavimler Göçü sonrasında Batı Roma İmparatorluğu yıkılmıştı.   Arap Yarımadası'nın Durumu Arap yarımadası; Uzak Doğu, Afrika ve Akdeniz ülkeleri arasındaki ticaret yolu üzerinde köprü görevi yapmaktaydı. En yaygın din çok tanrılı putperestlikti. Bu dinin en büyük putları olan Lat, Menat, Hubel ve Uzza, Hz. İbrahim'in yapmış olduğu Kabe'de bulunmaktaydı. Arap Yarımadası'nın en önemli bölgesi; Mekke ve Medine'nin de içinde bulunduğu Hicaz bölgesiydi. Mekke'ye V. yüzyıldan itibaren Hz. İsmail soyundan gelen Kureyş Kabilesi hakimdi.  Hz. Muhammed Dönemi  Hz. Muhammed'in Doğuşundan İlk Vahye  Hz. Muhammed 570 yılında Mekke'de dünyaya geldi. 25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi. 610 yılında Hz. Cebrail, kendisine Kur'an-ı Kerim'in ilk ayetlerini getirdi. Ona il...

Hz. Muhammed Dönemi

Hz. Muhammed Dönemi  Hz. Muhammed'in Doğuşundan İlk Vahye  Hz. Muhammed 570 yılında Mekke 'de dünyaya geldi.  25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi.  610 yılında Hz. Cebrail , kendisine Kur'an-ı Kerim 'in ilk ayetlerini getirdi.  Ona ilk inananlar, eşi Hz. Hatice, amcasının oğlu Ali, Mekke'li tüccarlardan Ebubekir ve azat ettiği kölesi Zeyd'di.  621'de Medine'li 12 Müslüman Hz. Muhammed'e biat etti. Hicret  622 yılında Mekke'li Müslümanlar artan baskıdan kurtulmak ve İslamiyet'i yaymak amacıyla Mekke'den Medine'ye göç ettiler. Medine'liler de Akabe Biat'ından sonra Müslümanlar'ı kendi şehirlerine çağırmışlardı. Hicret sonunda İslamiyet daha güvenli bir ortamda yayılma olanağı buldu. Hicret sonunda Medine halkı üç gruba ayrıldı: Muhacirler, Ensar ve Yahudiler. Siyasi ve askeri bakımdan Hz. Muhammed'in liderliği kabul edildi.   Hz. Muhammed'in Savaşları

CAHİLİYYE DÖNEMİ VE FİL VAKIASI

  CAHİLİYYE DÖNEMİ VE FİL VAKIASI Cahiliye Dönemi : Bilgisizlik, gerçegi tanımama. İslâm , tam bir aydınlık ve bilgi devri olduğu için, Arabistan 'da İslâmiyet 'in yayılmasından önceki devre, daha dar anlami ile Hz. İsa 'dan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana " cahiliyye " devri adı verilmistir. Cahiliyye, insanın Allah'ı gereği gibi tanımaması, ona kulluk etmekten uzaklaşması, onun ilâhî hükümlerine değil de kişinin kendi hevâ ve hevesine uyması, insanların koyduğu emir ve yasaklara, siyasî sistem ve düsüncelere inanmasıdır. Kur'an-ı Kerîm'de: "Onlar hâlâ Cahiliyye devri hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği bilen bir millet için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim var?" (el-Mâide, 5/50) buyurulur. İslâm'ın hakim olmadığı ortamlar Cahiliyye çağlarıdır. Çünkü ilâhî bilginin kaynağından yoksun olan ortamlardır. Islâm'in gelisinden önceki dönemde yasayan müsrikler Allah'a isyan etmis onun hükümlerine sirt çevirmis bir ...