Ana içeriğe atla

MÜSLÜMAN MİLLETLERİN İÇİNDE EN KUVVETLİ MİLLET TÜRKLERDİR

Biz Türklerden başka İslam dinine uymuş birçok milletler var.

Araplar, Acemler, Tatarlar, Afganlılar, Hintliler... hep Müslümandır. Evvelce birçok devletler kuran Müslüman milletleri, sonradan çalışmamaya, bazı şarlatan ve hain adamlara uyarak tembellik etmeye başladıklarından, bu hükümetlerin birçoğu mahvolmuş, yabancı din sahibi milletlerin esiri olmuşlardır.

Bugün Müslüman devletleri arasında bağımsızlığına sahip Acemistan ve Afganistan var. Fakat bütün Müslüman milletlerin en kuvvetlisi, bağımsızlığına adamakıllı sahip bulunanı, Türklerdir.

Çünkü Türk, tamamıyla uyandı ve saçma fikirleri, saçma fikir sahiplerini başından attı; medeniyete uydu, medeniyet âlemine karıştı. Medeni idare olan Cumhuriyet'i kabul ve ilan etti. Türk anladı ki, Allah kuru duayı kabul etmiyor. Allah'ın kuvveti olan kendi kuvvetine güvendi, silahına sarıldı. Dört bucaktan kendini boğmak için vatanına saldıran, bağımsızlığına diş bileyen düşmanları mağlup etti.

Düşmanlar, Türk'ü öldü zannederlerken, Türk, onlara dirildiğini gösterdi; Allah'ın emri yerini buldu ve Türk bağımsızlığı kurtuldu.

Bundan sonra Türk, kendisine bu saadeti veren büyük Gazi'nin nurlandırdığı Cumhuriyet ve medeniyet yolunda yürüdükçe, düşmanlar ona dokunamayacak ve bağımsızlığını daima muhafaza edecektir.

Türk çocuğu da, medeniyet ve Cumhuriyet yavrusudur. Gazi'nin ona emanet ettiği Cumhuriyet'i yaşatacak ve yaşayacaktır.

KAYNAK: Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri - Abdülbâki Gölpınarlı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed'in Hayatı

Muhammed (Arapça: مُحَمَّد, Arapça telaffuz: [muħammad]; y. 570 - 8 Haziran 632 ), dünyanın en kalabalık ikinci dini olan İslam'ın kurucusu ve merkezî figürü olan dinî, askerî ve siyasi Arap liderdir .  Arap Yarımadası 'nın tamamını ele geçirerek Müslüman hâkimiyetini tek bir yönetim altında birleştirmiş ve böylece İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın yanı sıra, öğretileri ile uygulamalarını güvence altına alarak İslami dinî inancın temelini oluşturmuştur.  Müslümanlar tarafından Âdem, İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerin daha sonradan tahrif edilmiş tek tanrılı dinlerini onaran ve tamamlayan kişi ve Allah 'ın insanlara gönderdiği son peygamber olduğuna inanılır. Hat sanatında "Muhammed" adının yazılışı. Sol taraftaki küçük yazıda ise "Allah'ın salât ve selâmı üzerine olsun" cümlesi yer almaktadır. Doğum : Muhammed bin Abdullah (Arapça: مُحَمَّد بنِ عَبد الله) 570 yılında  Mekke, Hicaz, Arabistan (günümüzde Suudi Arabistan ) ...

İSLAMİYET'İN DOĞUŞU

İSLAMİYET'İN DOĞUŞU Dünyanın Durumu  Arap Yarımadası 'nın kuzeyinde Bizans İmparatorluğu , Doğu'da Sasani Devleti , Mısır 'da Romalılar, Orta Asya 'da Göktürk Devleti , Avrupa 'da Kavimler Göçü sonrasında Batı Roma İmparatorluğu yıkılmıştı.   Arap Yarımadası'nın Durumu Arap yarımadası; Uzak Doğu, Afrika ve Akdeniz ülkeleri arasındaki ticaret yolu üzerinde köprü görevi yapmaktaydı. En yaygın din çok tanrılı putperestlikti. Bu dinin en büyük putları olan Lat, Menat, Hubel ve Uzza, Hz. İbrahim'in yapmış olduğu Kabe'de bulunmaktaydı. Arap Yarımadası'nın en önemli bölgesi; Mekke ve Medine'nin de içinde bulunduğu Hicaz bölgesiydi. Mekke'ye V. yüzyıldan itibaren Hz. İsmail soyundan gelen Kureyş Kabilesi hakimdi.  Hz. Muhammed Dönemi  Hz. Muhammed'in Doğuşundan İlk Vahye  Hz. Muhammed 570 yılında Mekke'de dünyaya geldi. 25 yaşında Hz. Hatice ile evlendi. 610 yılında Hz. Cebrail, kendisine Kur'an-ı Kerim'in ilk ayetlerini getirdi...

Hâlide Binti Esved (ra)

Hâlide Binti Esved (ra)  Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin teyzelerinden... Âmine Hatun annemizin kızkardeşi... İbadete düşkün bir hanım sahâbî... O Mekke'li olup Abdimenâf oğullarından Esved İbni Abdiyeğus'un kızıdır. Annesi Âmine binti Nevfel'dir.  Hâlide, Abdullah ibni Erkam ibni Abdiyeğus ile evlenmiştir. O Mekke döneminde henüz müslüman olamamıştı. Hicretten sonra Medine'ye giderek orada İslâm'la şereflendi. Hâlide (r. anhâ) o güne kadar Rasûlullah (s.a.) efendimizi yeğeni olarak seviyordu.  Müslüman olduktan sonra ise Allah'ın Rasûlü olarak derin bir iman bağı ile sevmeye başladı. Ona biatta bulunarak bu bağını pekiştirdi. Ona verdiği söze sâdık kaldı. Ona gönülden itaat ve hürmet edip, saygı ve sevgi ile hizmet etti. O, neseb yönünden yakınlığını Allah Rasûlünün sahâbesi olmak sûretiyle ebedî yakınlığa çevirmiş bir bahtiyardır.  O maddî akrabalığını manevi kardeşliklerle kuvvetlendirerek hem bu dünyada hem de ahirette sevgili yeğeni, Allah...